Nasrallah’tan çok sert açıklama…

Hasan Nasrallah, İsrail’in Lübnan’daki iletişim cihazlarını hedef aldığı saldırısının ardından ilk açıklamasını yaptı. Nasrallah, İsrail’in bütün kırmızı çizgileri aştığını belirtti.

Nasrallah, kendisini bu konuşmayı yapmaya iten şeyin son iki günde yaşanan olaylar olduğunu söyledi.

Lübnan’da yaralı sayısına hastaneler hazırlıksızdı ifadesinde bulunan Nasrallah, organ bağışı yapmak isteyenlere teşekkür ediyorum dedi.

Saldırı mağdurlarının tedavisinde yardımcı olan doktorlara, yetkililere ve kan bağışında bulunan herkese teşekkür eden Nasrallah, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Bütün Lübnan halkına teşekkür ediyorum bizimle işbirliği yaptılar, dayanışma sağladılar. Mezhepçilerden ötede, aramızdaki görüş ayrılıklarına rağmen bizimle işbirliği yaptılar. Lübnan’da yaralı sayısına hastaneler hazırlıksızdı. Organ bağışı yapmak isteyenlere teşekkür ediyorum. Bütün Lübnan halkına teşekkür ediyorum bizimle işbirliği yaptılar, dayanışma sağladılar. Mezhepçilerden ötede, aramızdaki görüş ayrılıklarına rağmen bizimle işbirliği yaptılar. Salı gününü özetlemek istiyorum. Düşman bu operasyonla bütün ilkeleri çiğnedi ve kırmızı çizgileri aştı. Hiçbir şeyi umursamıyorlar ne insani olarak ne de yasal olarak. Patlamaların bazıları hastanelerde oldu. Çarşıda olanlar, evde olanlar, mağazada olanlar, araçlarında olanlar… Ana yollarda ve birçok kadın ve çocuklar da taşıyorlardı, sadece Hizbullah’ın savaşçıları değil. Onlar bütün bu cihazı taşıyanları hedef aldılar. Onlarca şehit verdik içlerinde kadınlar var, çocuklar var. Gerçek sayılar zamanla ortaya çıkacak.

“BU SAVAŞ SUÇUDUR”

Düşman ne yapıyor? Düşmanın niyetine bakıyoruz, çağrı cihazlarını hedef aldı farz edelim. 4 binden fazla cihaz vardı. Bunları patlattıklarında bilerek ve hedef alarak patlattılar. Bunlar 4 bin kişiyi 1 dakikada öldürmek istediler. Çarşamba günkü telsizlerden bahsetmiyorum, sadece çağrı cihazları. Bu düşmanın niyetiydi. Bu işledikleri suçun seviyesini gösteriyor. İkinci günü yine binlerce insanı öldürmek istediler. İsrailli düşmanlarımız en az 5 bin kişiyi 2 dakikada öldürmek istediler. Hiçbir ilke ve kurala aldırış etmediler. Bu yapılana ne ad verelim? Büyük terör eylemine ne diyelim? Toplu soykırım… Bu düşmanla yaptığımız savaşta, bu kanser tümörü olan İsrail kurulduğundan beri egemenliğimize ve güvenliğimize sürekli saldırıyor. Savaş suçu bu veya savaş ilanı. İstediğiniz her ismi verebilirsiniz, bunlar hak ediyorlar.Salı ve çarşamba günü 5 bin kişiyi öldürmek istiyorlardı ama Allah’ın lütfu ve çalışmalarla onlar hedefine büyük ölçüde ulaşamadı. İçimizde birçok araştırma komisyonları kurduk. Bütün ihtimalleri inceliyor ve araştırıyoruz. Şöyle bir sonuca ulaştık, hemen hemen kesin ama biraz daha zaman gerekiyor. Bu olayın sonucu nedir? İster bu cihazları üretenden bize ulaştırana kadar hepsine kısa sürede bakıp sonuç alacağız. O zaman bu olayın nasıl gerçekleştiği belli olacak.

DÜNYA’DA EŞİ BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ BİR DARBEYDİ

Hiç şüphe yok ki bizim gerçekleri görmemiz lazım, büyük bir güvenlik darbesi aldık. Direnişin Lübnan’daki tarihinde eşi benzeri olmayan bir darbeydi bu. Belki de dünyada bu çeşit bir saldırı hiç olmamıştı daha önce. Çağrı cihazları üzerinden böyle bir saldırıyı daha önce dünya görmemişti. Ama çatışmanın doğasında bunlar var. Düşmanımızın teknolojik olarak üstünlüğünü biliyoruz. ABD arkasında NATO arkasında ve en yeni teknolojiye sahipler. Bu çatışmaya girdiğimizde bunları biliyorduk. Salı ve çarşamba günü bizim için ağır günlerdi, kanlı günlerdi. Büyük bir imtihandı bizim için. Bu sınavı da başarıyla geçeceğiz ve başımız dik olarak geçireceğiz. Bu darbe bizi asla düşürmeyecek ve yıkamayacak. Ders alıp daha güçlü olacağız, sağlam duracağız.

“YÜZDE 1’İ YAPILSA BİZİM TARAFIMIZDAN…”

Filistin direnişinde hedefimize ulaşmak için bütün cephelerde desteğimizi veriyoruz. Düşman Lübnan’dan gelen saldırıları durdurmak istiyordu. Bunun için birçok baskı unsurunu kullandı. Ama çatışmalar hala sürüyor. Bizim ile siyonist düşman arasında ve geçtiğimiz senelerde yüzde 1’i yapılsa bizim tarafımızdan, savaş ilan ederlerdi. Hizbullah, Lübnan’ın kuzeyinde stratejik zaferler kazanıyor diyor. Bunu düşman itiraf ediyor. Onlar istediği kadar İsrail’in içinde güvenlik kuşağından bahsetsinler. 75 yıldır ilk defa kuzeyde güvenlik kuşağının oluşturulması gerektiğini söylüyorlar. Turizm ve ziraat olarak ne kadar zarara uğradılar. Kayıplar verdiğini itiraf ediyorlar. Lübnan cephesi ile Gazze cephesinin işbirliğine bakalım. İsrail, savaş açacak diyorlardı. Ancak biz 11 aydır aynı havayı soluyoruz. Dertleri Hizbullah’a psikolojik baskı yapmaktı. Suikastler düzenlediler, yüzlerce insanı korkuttular, binaları patlattılar çünkü dertleri korku yaymak ve Hizbullah’ı baskılamaktı. Düşman birçok alanda saldırılar düzenledi ama sivilleri hedef aldılar. Bu çok büyük bir suç. Salı günkü saldırıdan sonra bir takım kanallara, ‘niyetimiz Gazze’ye yapılan yardımı durdurmak’ dediler. Ve Salı ile Çarşamba günü saldırılarını gerçekleştirdiler. Belki bu büyük bir saldırının ön hazırlığıydı. Şunu çok iyi biliyoruz ki bunlar Gazze’ye desteği kesmek içindi. Kanallarda, desteği kesin dediler hatta Batılılar hemen dediler ki ‘bırakın Gazze’nin ne hali varsa görsün. desteği kesin’ dediler. Ama biz bu zamana kadar kanlı çarpışmalar yaptık ve bunlar boşa gidemezdi. Salı günü saldırılar gerçekleştirdiler. Yaralılarımız hastanede yatıyorlar. Gözlerini kaybettiler, kollarını kaybettiler… Gazze’ye karşı yapılan saldırılara karşı duran herkese teşekkür ediyorum.

HEPİNİZ YÜKSEK MANEVİYATI GÖRDÜNÜZ

Netanyahu ve Gallant’a söylüyorum ki Gazze’ye saldırıları durdurmadan operasyonlarımızı durdurmayacağız. Sonucu ne olursa olsun, bölgede ne olursa olsun operasyonlarımız asla durmayacak. İlk tepkimiz Gazze’deki kardeşlerimize desteğimiz asla kesilmeyecek. Evet yaralılarımız var ama saldırıların karşısında duracağız. Bunun dışında da başka hedefleri de vardı siyonist düşmanın, alt yapıyı vurdular. Başka saldırılarda düzenlediler Lübnan’da, Bekaa vadisini vurdular, Lübnan kentlerini hedef aldılar. Hizbullah’ın artık yeter demesini beklediler. Ama Salı ve Çarşamba günü yaptıkları bunu imkansız kılıyor. Hepiniz yüksek maneviyatı gördünüz. Yaralılarımız çok sabırlılar ve iyileşip cepheye dönmek istiyorlar. Bu önemli vazifeyi yerine getirmek istiyorlar. Kararlılar. Aldığımız mesajlardaki kararlılık, sabır ve iman karşısında saygıyla eğiliyoruz. Ey Netanyahu, sen Kuzey’deki halkın yerlerine geri gitmeleri isteğini yerine getirebildin mi? Netanyahu’ya sesleniyorum ve meydan okuyorum. Siz işgalci halkınızla birlikte Kuzey’e geri dönemeyeceksiniz. Tek bir yol var. Gazze’ye olan saldırılarınızı durdurmadan Kuzey’e geri dönemeyeceksiniz. Ne suikast, ne saldırı, ne kapsamlı açılacak savaş bile bundan vazgeçmeyeceğiz. İşgal ettiğiniz Kuzey’e adım atamayacaksınız. Kuzey cephesini kapatmak istiyorlar ama biz asla kapatmayacağız. Orada olmaya devam edeceğiz. Biz orada olmaya devam ettikçe oradaki yerleşimciler daha fazla yerlerinden edilecekler.

“MÜMİNLER VE SABIRLILAR ZAFERE ULAŞACAK”

Buradan çember daraldı diyen Netanyahu’ya net bir mesaj gönderiyorum. Çember daraldı dediğiniz askeri noktalarınızı ve işgal edilmiş Filistin topraklarını hedef alacağız. Bu topraklar çukur ve cehenneme dönecek. Yaraladıklarınızın yüzlerce fazlasını karşınızda göreceksiniz. Son sözüm, büyük bir saldırı ile karşılaştık evet. Onların ihmal etmediği yerden intikamını alacağız. Biz artık başka bir üslupla savaşacağız. Ne zamanını ne yerini söylemiyoruz. Daha önce duymadığınız haberler duyacaksınız bu bölgeden. Kendi içimizde bile bunu çok daha dar bir alanda konuşacağız. Bu savaşın sonu bellidir. Müminler ve sabırlılar zafere ulaşacak.”