Gören çikolata sanıyor…

Siirt’in Tillo ilçesinde, Hilmi Sevinç ve ailesi tarafından 80 yıldır nesilden nesile aktarılan ve tamamen organik yöntemlerle üretilen “Tillo heriresi” pestili, damaklarda unutulmaz bir tat bırakıyor.

Çoğu kişi, bu doğal pestili ilk gördüğünde çikolata sanıyor. Ancak Siirt’in bu lezzeti, şehrin en eski geleneklerinden biri olarak biliniyor. Geçtiğimiz sene coğrafi işaret alarak tescillenen bu lezzet, tüm Türkiye’ye yayılıyor.

Siirt’te yetişen “bineytati” ve “sinceri” üzüm çeşitlerinden yapılan bu özel pestil, tamamen doğal yöntemlerle hazırlanıyor. Tillo ilçesine bağlı Sinep köyünde yaşayan 76 yaşındaki Hilmi Sevinç, bu lezzetin yapımını babasından ve annesinden öğrendiğini belirtiyor. 2003 yılından beri ticari olarak da üretime geçen Sevinç ailesi, “Tillo heriresi”ni Siirt başta olmak üzere İstanbul ve birçok şehre gönderiyor.

Hilmi Sevinç, “Sinep heriresi meşhurdur, herkes yapamaz. Yaklaşık 80 yıllık bir geçmişi var, daha önce sadece evde tüketmek için yapıyorduk. Şimdi çocuklarıma ve torunlarıma da öğrettim, üç kuşak bir arada üretime devam ediyoruz.” diyerek bu geleneksel üretim sürecinin zahmetli ama bir o kadar değerli olduğunu vurguluyor.

KAZANLARDA BEKLETİLEREK ‘TERLETİLİYOR’

Pestil üretimi oldukça zahmetli bir süreç. Üzüm toplamayla başlayan bu süreç, Sevinç ailesinin özenli ve dikkatli çalışmalarıyla devam ediyor. Hilmi Sevinç, pestil yapımını şu şekilde anlatıyor:

“Öncelikle üzümleri bağlarımızdan ve çevredeki bağlardan topluyoruz. Üzümler sıkıldıktan sonra elde edilen şıra büyük kovalarda dinlendiriliyor. Ardından kaynatma işlemi başlıyor. Şıranın içine un ve beyaz toprak ekleyerek mayalanmasını sağlıyoruz. Bu karışımı bakır kazanlarda pişiriyoruz.”

Pişirilen pestil daha sonra geniş tepsilere dökülüp damlarda güneş altında kurutulmaya bırakılıyor. Kurutma işlemi birkaç gün sürüyor ve bu aşamada pestiller, baklava dilimi şeklinde kesilerek özel bezler üzerine seriliyor. Pestiller, daha sonra kazanın içinde birkaç gün bekletilerek “terletiliyor”. Bu işlem, pestilin yumuşak ve kıvamlı olmasını sağlıyor.

Hilmi Sevinç, bu zahmetli süreci anlatarak, “Pestili hazırladıktan sonra birkaç gün terletiyoruz. Terleme işlemi tamamlandıktan sonra tekrar kurutup torbalara koyuyoruz. Ürünümüz tamamen doğal ve katkı maddesi içermiyor.” dedi.

ÜÇ KUŞAKTIR DEVAM EDEN AİLE GELENEĞİ

Sevinç ailesinin en büyük gururlarından biri de bu geleneksel lezzeti üç kuşaktır devam ettiriyor olmaları. Hilmi Sevinç’in oğlu Metin Sevinç de bu geleneği yaşatmaya kararlı. Babası ve yeğenleriyle yıllardır birlikte pestil ürettiklerini söyleyen Metin Sevinç, “Çok uğraşıyoruz ama değer. Doğal ve sağlıklı bir ürün üretiyoruz. Hiçbir katkı maddesi kullanmadan yapıyoruz. Bu mesleği çocuklarıma da öğretiyorum.” dedi.

Eylül ve ekim aylarında pestil üretimi hızlanıyor. Ailenin diğer üyeleri de bu dönemde üretime katılarak, Tillo heriresi pestilinin gelecekte de sofralardan eksik olmaması için çalışıyor. Hilmi Sevinç’in torunu Halil Sevinç, “Dedemden ve amcamdan öğrendiğim bu işi severek yapıyorum. Pestilimiz çok lezzetli ve Türkiye’nin farklı şehirlerinden talep görüyor.” diyerek aile geleneğini sürdürmenin kendileri için bir onur olduğunu belirtiyor.

TESCİLLENDİ

Sevinç ailesinin ürettiği “Tillo heriresi” pestili, geçen yıl Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından coğrafi işaret alarak tescillendi. Bu tescil, pestilin yerel üreticilere olan katkısını artırırken, ürünün Türkiye genelinde tanınmasını sağladı. Hilmi Sevinç, bu gelişmeden büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, “Tillo heriresi artık tüm Türkiye tarafından biliniyor. Üç kuşak boyunca bu işin içinde olduk ve inşallah daha nice nesillere bu lezzeti aktaracağız.” ifadelerini kullandı.

SAĞLIKLI BİR LEZZET OLARAK KABUL EDİLİYOR

“Tillo heriresi” pestili, katkı maddesi içermemesi ve doğal yöntemlerle üretilmesi nedeniyle sağlıklı bir atıştırmalık olarak tercih ediliyor. Özellikle şehir hayatının hızla değiştiği ve doğal ürünlere olan ilginin arttığı bir dönemde, bu pestil Siirt’in sınırlarını aşıp farklı şehirlerde de rağbet görmeye başladı.

Siirt’in eşsiz üzüm çeşitlerinden yapılan bu lezzet, doğal üretim süreci ve üç kuşak boyunca süregelen aile emeğiyle sofraları tatlandırmaya devam ediyor.