Erdoğan: BM gerekirse güç kullanma yetkisini kullanmalı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. “Gözünü kan bürümüş bir avuç radikal siyonist bölgemizi ve dünyayı ateşe atmaktadır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güvenlik konseyi gerekli iradeyi göstermezse Genel Kurul’un 1950 tarihli Barış İçin Birlik Kararında olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi süratle devreye alınmalıdır. İsrail’in haydutluğuna daha fazla sessiz kalınamaz. Zulme en büyük tepkiyi müslümanlar vermelidir. Kardeşlerimize önce biz sahip çıkmazsak, başkalarının destek olmasını zaten bekleyemeyiz” ifadelerini kullandı.

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan satır başları:

“BOSNA HERSEK’TEN İSTİKRARIN KORUNMASINDAN YANAYIZ”

Marmara Denizi’ne hakim toplam 12 milyar liralık yatırımla hayata geçirdiğimiz külliyemizin hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu vesileyle yeni akademik yılda tüm hoca ve öğrencilerimize başarılar diliyorum. Ayrılıkçı gündemlerin körüklenmesinin gerisinde hangi niyetlerin olduğu bellidir. Bosna Hersek’ten istikrarın korunmasından yanayız. İnşallah bundan sonra da Bosna Hersek’in yanında olmayı sürdüreceğiz. Ülkemizde ve dünyada irşat faaliyetlerinde bulunan iman kalesinin muhafızları olarak gördüğümüz hocalarımıza şükranlarımı sunuyorum.

“28 ŞUBAT ZİHNİYETİNİ YENİDEN HORTLATMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Son yıllarda bilhassa 15 Temmuz gecesi sergiledikleri duruş nedeniyle Diyanet Başkanlığımıza bir linç kampanyası yürütülüyor. Ellerine geçtikleri her fırsatta 28 Şubat zihniyetini yeniden hortlatmaya çalışıyorlar. Millete yaşam tarzı dayatanlar, farklı yaşam tarzlarının görünür olmasında rahatsız oluyorlar. Bu devlet hiçbir ayrım yapmadan tüm kurumlarıyla milletindir. İnsanımızın kılık kıyafetinden dolayı devletin kurumlarına giremediği dönemler artık sona ermiştir. Sırf başındaki örtüsünden dolayı annelerin çocuklarını lojmanda ziyaret edemediği o kötü günler geride kalmıştır. Demokrasiyi hazmetmekte sorunu olanlarla mücadelemizi, hukuk zemininde devam ettireceğiz. 23 yıldır erişilebilir adalet sistemimizden hiç kopmadık. Hakim-savcı sayımız 3 kat artışla 25 bini geçti. Niteliğinde artırılmasına öncelik veriyoruz. Vicdanları rahatlatacak, cezasızlık algısının önüne geçecek adımları mutlaka atacağız. 85 milyonun emniyeti için fedakarca çalışan güvenlik kuvvetlerimizle gurur duyuyoruz. Polisimiz askerimiz suç işleyenlere karşı daima tavizsiz olmalıdır. Kalleşçe şehit edilen memurumuz Şeyda Yılmaz şahsında tüm şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum. 

NEW YORK’TA YOĞUN DİPLOMASİ

İran, Sırbistan, Ukrayna, Maldivler, Gine, Kuveyt Veliaht Prensi, Irak, Lübnan, İtalya, Almanya ve Ermenistan başbakanları ile istişarelerimiz oldu. Türkevi binamız görüşmelerimize ev sahipliği yaptı. Diplomasinin merkezi oldu. Ana muhalefet partisinin devrik eski genel başkanının Türkevi’nden neden bu kadar rahatsız olduğunu anlayamıyoruz. Kapısı milletin evi gibi Türk milletinin her bir ferdine açıktır. 24 Eylül Salı günü BM Genel Kurulu’na hitap ettim. İsrail’in soykırımı başta olmak üzere bölgemizdeki zulümlere özellikle dikkat çektim. Tüm görüşmelerimde insanlık olarak Filistin halkına yardımları artırmamız gerektiğini dile getirdim. Dünya 5’ten büyüktür şiarımızı ifade ettim. Ardından aldığımız tepkiler oldukça olumluydu. Türkiye, bugün özgürlük için adalet için mücadelede eden tüm mazlumların küresel platformlarda sesi haline gelmiştir.

“İSRAİL’İN HAYDUTLUĞUNA DAHA FAZLA SESSİZ KALINAMAZ”

İsrail, Lübnan’a saldırılarını artırdı. Son 2 haftada bini aşkın Lübnanlı hayatını kaybetti. İsrail’in sürdürdüğü saldırılara bağlı olarak Lübnanlı kardeşlerimizin ihtiyaçları artıyor. STK’larımız sahadalar, insani yardım noktasında ellerinden geleni yapıyorlar. Biz de diplomatik görüşmelere hız verdik. Lübnan’a yardımlarımız sürecek. 1 milyona yakın Lübnanlı sivil yerinden edildi. Güvenlik konseyi gerekli iradeyi göstermezse Genel Kurul’un 1950 tarihli Barış İçin Birlik Kararında olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi süratle devreye alınmalıdır. İsrail’in haydutluğuna daha fazla sessiz kalınamaz. Zulme en büyük tepkiyi müslümanlar vermelidir. Kardeşlerimize önce biz sahip çıkmazsak, başkalarının destek olmasını zaten bekleyemeyiz. İsrail’i Hamas’ın kabul ettiği ateşkese zorlayacak adımlar atılmıyor. Filistin ve Lübnan’a sahip çıkmak insanlığa sahip çıkmak demektir. Gözünü kan bürümüş bir avuç radikal siyonist bölgemizi ve dünyayı ateşe atmaktadır. Siyonist lobinin hadsizliklerine boyun eğmeyiz. Biz bu barbarlığa asla rıza göstermeyiz. İslam alemini ve vicdan sahibi tüm ülkeleri birleşmeye davet ediyorum. Türkiye olarak insanlığın aynı yanlışa düşmesini tekrar düşmesini istemiyoruz. İsrail’in saldırıları önünde sonunda herkesin kapısını çalacaktır. Katliamı tribünden seyredenlere de ulaşacaktır.