Dünyanın rengi değişiyor…

Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), iklim değişikliğinin kademeli ısınma etkisi nedeniyle gezegendeki okyanusların yarısından fazlasının son 20 yılda maviden yeşile döndüğünü açıkladı.

İklim değişikliği, giderek artan etkileriyle hayatımızda değişikliklere neden olmaya devam ediyor. İklim değişikliğinin etkileri sadece bunlarla sınırlı değil.

En son Oregon Üniversitesi liderliğinde dünyanın çeşitli üniversitelerinden bilim insanlarının hazırladığı raporda, dünyanın iklim değişikliği ablukası altında olduğu bir kez daha vurgulandı.

Raporda; rekor sıcaklıklar, okyanusların ısınmaya devam etmesi, Kuzey Atlantik deniz suyu yüzeyinin sıcaklığındaki artış ve Antarktika’daki buzul seviyesinin eşi benzeri görülmemiş şekilde düşük oranlara gerilemesi dikkat çeken ana başlıklar olarak ön plana çıktı. 

Tüm bunların dışında raporda dünyanın renginin artık maviden yeşile döndüğünün de altı çizildi.

NASA, iklim değişikliğinin kademeli ısınma etkisi nedeniyle gezegendeki okyanusların yarısından fazlasının son 20 yılda maviden yeşile döndüğünü açıkladı.

Yapılan açıklamada bu değişimin ‘fitoplankton’ kaynaklı olduğunun üzerinde duruldu. Fitoplanktonlar, kabuklu deniz hayvanlarından balıklara kadar her türlü deniz canlısına besin sağlayan mikroskobik ve bitki benzeri organizmalar olarak tanımlanıyor.

Karada yaşayan bitkiler gibi fitoplanktonlar da fotosentez yoluyla enerji elde etmek için kullandıkları klorofil molekül nedeniyle yeşilimsi bir renk alıyor. Tek bir fitoplankton çıplak gözle görülemezken, ‘çiçeklenme’ adı verilen trilyonlarca fitoplanktondan oluşan topluluklar uzaydan görülebiliyor.

NASA’da Okyanus Ekolojisi Laboratuvarı’nda Okyanus Bilimci olarak görev alan Ivona Cetinić’e göre fitoplanktonlar çevrelerindeki değişikliklere tepki veriyor. Cetinić, okyanus sıcaklıklarındaki artış, besin maddelerindeki değişiklikler ve güneş ışığındaki farklılıkların bu türün patlamasına ya da çökmesine neden olduğuna dikkat çekiyor.

Ivona Cetinić yaptığı açıklamada, “Bu türün patlaması dönem dönem zararlı alg patlamalarında olduğu gibi insanları ve su ekosistemlerini olumsuz etkileyebilir. Ayrıca bu durum insan faaliyetlerinden kaynaklanan çok fazla besin maddesinin varlığı gibi su kaynaklarının kalitesi hakkında da bize bir şeyler söyleyebilir. En önemlisi deniz canlılarında azalmaya neden olabilir. Bu nedenle çalışmalarımıza uzaydaki araç sistemimizden elde edilen verilerle devam ediyoruz” dedi.

Fitoplanktonların sudaki rolleri dışında atmosfer ve okyanus arasındaki karmaşık ilişkide de etkisi olabileceğine değinen Ivona Cetinić, “Aracımız hem okyanustaki mikroskobik organizmaları hem de atmosferdeki aerosol adı verilen mikroskobik parçacıkları izliyor. Çünkü havadaki partiküller fitoplanktonları besleyebilir. Ayrıca ısınan bir dünyada, daha fazla orman yangını ve dolayısıyla daha fazla kül birikimi olacağını da düşünürsek fitoplankton topluluklarında daha farklı değişiklikler olacağını düşünüyoruz” dedi.

Southampton’daki Ulusal Oşinografi Merkezi’nde görevli olan Okyanus Bilimcisi BB Cael ise “Tropik veya subtropik okyanusların neredeyse tamamında önemli ölçüde ortaya çıkan renk değişimleri var. Bu da oldukça düşündürücü ve korkutucu… Şu an için bu değişimler, ekosistemi tamamen yok eden büyük değişimler değil. Ancak zamanla büyük zararlara dönüşebilir. Genel olarak bu durum bizlere insan faaliyetlerinin, küresel biyosferin büyük bölümlerini anlayamadığımız bir şekilde etkilediğine dair ek kanıt sağlıyor” ifadelerini kullandı.