Ömer Çelik: İnfaz yasası gözden geçirilecek…

Tırmanan şiddet olaylarına değinen AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik ” Siyasetin üzerine düşen görevler, infaz yasası ile ilgili düzenlemeler olsun hepsi gözden geçirilecektir. Cumhurbaşkanımızın verdiği net mesaj şudur kesinlikle cezasızlık algısına müsaade etmeyeceğiz.” dedi

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası önemli açıklamalar yaptı.

”ALGI OLUŞTURULMAYA ÇALIŞIYOR”

İsrail’in Gazze’de izlediği işgalci politikayı eleştiren Ömer Çelik son günlerde artan şiddet olaylarına ilişkin de şu açıklamayı kaydetti:

”Canımızı çok yakan bir takım şiddet olayları oldu. Bir kadın polisimiz şehit edildi. Geçtiğimiz günlerde iki kadın canice öldürüldü. Ayrıntısına girmek istemiyorum son derece üzücü. Sayın Cumhurbaşkanımız MYK’daki açılış konuşmasında bu tabloya geniş bir yer ayırdı. Yine Sıla bebeğin hayatını kaybettiğini öğrendik. Bunlardan dolayı çok üzgünüz. Siyasetin üzerine düşen görevler, infaz yasası ile ilgili düzenlemeler olsun hepsi gözden geçirilecektir. Cumhurbaşkanımızın verdiği net mesaj şudur kesinlikle cezasızlık algısına müsaade etmeyeceğiz. Bu eylemlerin cezasız kaldığına dair bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Şimdiye kadar ortaya koyduğumuz çerçeve ve hassasiyetler konusunda yakın zamanda Cumhurbaşkanımız açıklamalar yapacaklar. Bu bizim en hassas olduğumuz konudur. Kadına şiddet konusunda pek çok adım attık.

KADINLARA YÖNELİK ŞİDDET OLAYLARI

”Kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda şimdiye kadar çok adım attık. Bunun her alanda, tabii ki asayiş tedbirleri, yasal düzenlemeler tek başına dünyanın hiçbir yerinde yetmez. Bunlar bir zemin oluşturur. Kültürel ve ahlaki, toplumsal hassasiyetlerin en üst noktaya kadar çıkarılması, cezasızlık algısının kırıntısının bile sözkonusu olmaması için üstümüze düşeni yapmaya devam edeceğiz. Parti olarak bu hassasiyetleri, cezasızlık algısının ortaya çıkmaması için görüşü olan herkesle görüşmeye devam ediyoruz.”

”Günübirlik söylemlerden eğitim hayatına, aile içi kullanılan dilden medya diline, siyaset dilinden televizyon dizileri ve sinemada kullanılan dile kadar hassasiyetle ele alınan bir konu. Bu eylemleri gerçekleştirenlerin bu süreçlerin içinden nasıl tekrar çıkabildiği, bu eylemleri üstüste konuşma konusunda zemini nasıl bulabildiklerini en yüksek seviyede inceleyeceğimi söylemek isterim. Partimizin kurulduğu ilk günden itibaren en etkili çalışmaları yaptık, yasal düzenlemeleri gerçekleştirdik. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak hassasiyetlerimiz yüksektir.”

”Ne kadar düzenleme yaparsanız yapın güncellemelere ihtiyaç vardır. Önleyici ve koruyucu tedbirler açısından yeni değerlendirmelere ihtiyacç var. Tüm bunları değerlendiriyoruz. Bugün de yine cezasızlık algısını oluşmaması ve cezasızlık durumunun ortaya çıkmaması için MYK’mızda geniş gündem vardı. Adalet Bakanımız da bu konularda bilgi veriyor. Bütün bunun altında asıl sosyal dinamikleri kuşatacak bir çerçeve koymak lazım. Kadınlarımız ‘rahatça sokakta yürüyemeyecek miyiz’ şeklindeki sitemleri duymuyor değiliz. Kadınlarımızın güvenliği ülkenin güvenliği, medeniyetin güvenliğidir.”

“MECLİS’TE ARAŞTIRMA KOMİSYONU KURULACAK”

”Bundan sonrasına dönük olarak şimdiye kadar yaptığımız çalışmaların ötesinde ne gerekiyorsa sonuna kadar yapacağımızı ifade etmek istiyorum. MYK’mızda da geniş şekilde bu konu ele alınıyor. Kadınlarımızın sokaklarda, işyerlerinde rahatça hareket etmeleri için şimdiye kadar yaptıklarımızın ötesinde ne gerekiyorsa yapacağız.

Çocukların korunmasıyla ilgili olarak da hassasiyetlerimizi üst düzeyde tutmaya devam ediyoruz. Dediğim gibi Sıla bebeği kaybettik. Bir araştırma komisyonu kurulması için grubumuz Meclis’te girişimde bulunacak. Gerçekten acı ve üzüntü veren çok dramatik olaylar yaşadık. Her türlü kararlılığı sonuna kadar göstereceğiz.”

“TEKNOFEST ÖZGÜVEN DEVRİMİDİR”

”Bu konuda geçmiş zamanlarda zor günlerde mücadele eden Özdemir Bayraktar beyefendiyi rahmetle anıyoruz. TEKNOFEST alanına gezdiğimizde gördüğümüz şudur; üniversitelerimiz müthiş özgüvenle biz yaparız, taklitçi, takipçi, ithalatçı olmak zorunda değiliz. Özgünüz, milli teknolojimizi üretiyoruz, öncüyüz şeklindeki özgüvene sahip olduklarını görüyoruz. TEKNOFEST dolayısıyla bir özgüven devrimidir.

Burada Selçuk Bayraktar Bey’e, Haluk Bayraktar Bey’e teşekkür ediyoruz. Sanayi Bakanımız Mehmet Fatih Kaçır Bey, TEKNOFEST’in paydaşları, gönüllülere teşekkür ediyoruz. Üniversitelerimizin fakülte sayıları, uluslararası yayınlarıyla övündekleri gibi TEKNOFEST takımlarıyla övünüyorlar. Yaklaşık 1 milyon 100 bin vatandaşımız orayı ziyaret etti. Bu özgüven gerçekten küresel düzeyde ilgi çeken, çeşitli büyükelçilerin, yabancı konukların şaşkınlık ve takdirle karşıladığı tablo ortaya koymuştur.

Yerli ve milli imkanlarla geliştirdiğimiz Oruç Reis araştırma gemimiz Cumhurbaşkanımızın katılımıyla Somali’ye uğurlandı. 3 ruhsat alanında çalışmalar yapacak. 7 aylık çalışmalar yürüyecek. Buna Zağanos Paşa destek gemisi, Deniz kuvvetlerimize bağlı iki fırkateyn eşlik edecek. Değerlendirmelere göre sondaj yapılıp, yapılmasına karar verilecek. Yeryüzünü kana boyamaya çalışan girişimlere karşı ülkemizi ve bölgemizin barışını korumak için gayret etmeye, insanlık cephesinin en asil, en soylu adreslerinin başında gelen Türkiyemizi daha da güçlendirmeye devam edeceğiz.”

“ÇOCUKLARI TEHDİT EDEN BİR ÖZGÜRLÜK ALANI SÖZ KONUSU”

”Adres vermeden, isim vermeden ifade edeyim, son zamanlarda çocuk oyun siteleri çocukların istismarıyla ilgili çok gündeme geliyor. Ayrıntılı şekilde baktım bazı sitelere. Tabii ki hepsini kast etmiyorum. Tam tabir burada geçerli; kanım dondu! Böyle bir istismar alanı nasıl serbest bırakılabilir, düşünülemez bile. Oyun sitesi adı altında güvenlik açıklarından dolayı bütün bunlar ortaya çıkabiliyorlar. Yakın zamanda Tiktok diye bir şey var. Bunun kapatılmasıyla ilgili birçok ülkede girişim oluyor. Bugün okudum Brezilya devlet başkanı Lula bahis siteleriyle ilgili açıklama yaptı, ailenin korunmasıyla ilgili. Esas olan özgürlüktür, bu bahsettiğim istismarlar özgürlüğü de tehdit etmektedir. İnsanlığı, kadınları, çocukları tehdit eden bir özgürlük alanı söz konusu.

Siber alanlarımızı güçlendiriyoruz. Varolan yapıların güçlendirilmesiyle ilgili çalışmalar var. Siber alanda da milli egemenliğe sahip çıkmak durumundayız. Hukuk devletinin egemen olmadığı alan düşünülemez. Çocuk sitesi, iletişim kanalı gibi masum adlar altında ne yapıldığını net şekilde görmek durumundayız. Egemenlik kayıtsız şartsız ilkesini net bir şekilde uygulayacağız.”

”BÜTÜN DÜNYANIN GÖZÜ ÖNÜNDE İZLENDİ”

İsrail’in Gazze katliamının birinci yılına değinen Ömer Çelik, Netanyahu’nun bölgeyi ateşe atmak istediğini söyleyerek konuşmasını öyle sürdürdü:

”Gazze’de bütün dünyanın önünde bu tablo izlendi ve engellenemedi. Şehitlerin yüzde 70’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Soykırımcı Netanyahu’nun eylemleri devam ediyor. Batı toplumlarında hükümet ile halklar arasında büyük ayrım var. Hükümetler soykırımcı siyasete destek veriyor. Batı toplumlarında insanlar üniversitelerde, sokaklarda her yaştan insan, üniversite öğrencileri büyük bir insanlık cephesi oluşturmaya çalışıp Gazze’ye sahip çıkarken, maalesef hükümetler tam tersi bir şekilde bu soykırımcı siyasete destek veriyorlar. İspanya gibi, Belçika gibi, ilk başta Refah Sınır Kapısı’na gidip orada Filistin halkına, Gazze halkına sahip çıkan ülkelerin başbakanları oldu. Daha sonra İspanya örneğinde olduğu gibi, arkadan Filistin devletini tanıyan açıklamalar geldi ve İsrail’in yaptığının soykırım olduğunu ifade eden girişimler oldu.”

”LÜBNAN’I YENİ GAZZE YAPMAYA ÇALIŞAN KATİL ŞEBEKESİ”

”Soykırımcı katiller şebekesi ile karşı karşıyayız. Bölgede haritaların değişime imza atacağız yaklaşımı idi Netanyahu’nun ilk açıklaması.Arkasından “David Koridoru’nu kuracağız” gibisinden bir açıklama yaptı. Gelinen noktada o günden itibaren söyledik ki “Bölgesel savaşı artırarak, bölgesel savaşı genişleterek burada Netanyahu hem kendisinin hukuk önünden kaçmasını sağlamaya çalışıyor, hem de bütün bir bölgeyi ateşe atmaya çalışıyor” dedik. Böylece kademeli olarak bu bölgesel savaşın gerçekleşmesi söz konusu oldu. Bugün Lübnan’ı yeni bir Gazze yapmaya çalışan bu katil şebekesinin, bu soykırımcı şebekenin faaliyetleriyle karşı karşıyayız.”

”DÜNYADA BİRÇOK YERİ İŞGAL ETMİŞ DURUMDALAR”

Gazze’deki soykırıma dikkat çeken Çelik ”Siyonist işgalciler BM’yi de işgal etti. Gazze’de soykırım uyguluyorlar ama dünyada pek çok yeri işgal etmiş durumdalar. Bu işgale karşı duranlara karşı uyguladıkları tavır ise bir yalan kampanyasıdır. Uluslararası medyanın diline baktığınızda bu katliamcı zihniyeti öven bir dilin söz konusu olduğunu görüyoruz. İsrail’in kendini savunma hakkı var cümlesi, Netanyahu hükümetine daha çok çocuk ve kadın öldürmesi için desteklemiş oluyor” dedi.

Çelik’in açıklamaları şu şekilde devam etti:

Filistinliler öldürülünce ‘Bir çatışma çıktı şu kadar sayıda Filistinli öldü’ deniyor. Bu çatışmayı çıkaran kim? Bu işin gerçeği şu; İsrail güvenlik güçleri hedef gözeterek öldürmek kastıyla ateş etti ve Filistinliler öldü. İşin gerçeği bu. Aynısını Lübnan’a yapıyor. İnsanlara 1 saat önce şu bölgeyi terk edin diyor, arkasından orayı bombalıyor. Lübnan ordusuna 5 km kadar geri çekilin diyor. Gidip suikast düzenleyerek insanları öldürmesi karşısında kimse ses çıkarmıyor.

”ÇAĞRI CİHAZLARIYLA YENİ SUÇA İMZA ATTILAR”

Bu dönem bu kadar soykırım faaliyetinin yanında sivil cihazların ilk defa bir ölümcül silah olarak kullanılmasıdır. Çağrı cihazları, telsizleri ölümcül silaha dönüştürerek bunların satın alma süreçlerine, kullanılma biçimine müdahale ederek İsrail, silaha dönüştürerek yeni bir suça imza atmıştır. Bundan sonrasında artık uluslararası hukuk temelinde söylenecek şudur; uluslararası hukuk ve sistemin namusu Netanyahu hükümetini yargılayıp, yargılamamaktan geçmektedir. Ceza almadıkları müddetçe bunun herhangi bir şekilde netice doğurması mümkün değildir, bu katliamlar devam eder.

”ÇIKMASI GEREKEN KARARLAR ÇIKMADI”

Cumhurbaşkanımız başından itibaren bunların amacının savaşı genişletmek olduğunu net bir şekilde ifade etti. Bütün insanlığın Gazze’deki insanlığı savunan, kardeşlerimizin yanında yer alarak insani değerleri koruması gerektiğini ifade etti. İlk defa birileri düşük sesle, yarım cümleler de olsa insanlık cephesine dair bu cümleleri kurmaya başladılar. BM olmak üzere uluslararası kuruluşlarda sadece izlemek ile ilgili tablodur. BM’den İsrail’le ilgili çıkması gereken kararların hiçbirisi çıkmamıştır. Çıkmış olan kararlar uygulanmamıştır.

”ENİNDE SONUNDA HESABINI VERECEKLER”

Batı Şeria’da, Lübnan’da ayrı eylemleri gerçekleştiriyor ve her gün ‘İran’a ne zaman saldıracak’ diye yeni açıklamalar yapılmaya devam ediyor. Siyonist işgalciler Gazze’yi işgal edemediler. Ama uluslararası hukuka dönük Siyonist işgal teşebbüsleri devam ediyor. Uluslararası ceza mahkemesini susturmaya dönük olarak Siyonist işgalin hamleleri devam ediyor. Bugün Gazze’de soykırım suçu işliyorlar. Bunun da eninde sonunda hesabını verecekler. Gazze’yi işgal edemeyenler BMGK’yı birçok kere işgal ettiler.

”ULUSLARARASI KURUMLARA DİZ ÇÖKTÜRÜYORLAR”

Birçok devlet kendi hükümet ve halklarının aşağılanmasını sineye çekerek Akdeniz’e savaş göndermeye devam ediyor. Diplomasi ve İsrail’in bu Siyonist işgalciliğini adımlara bu enerji harcansaydı şimdiye kadar bu kadar insan ölmemiş olacaktı. Bu kadar uluslararası sistemin aşağılandığı bir tablo ortaya çıkmayacaktı. BMGK’ya, uluslararası kurumlara diz çöktürüyorlar. Bu Siyonist işgale karşı çıkan başbakanlara, liderlere bir müddet sonra özür dileyici ya da çekimser açıklamalar yaptırıyorlar.

”LANETLİ VE KUTSAL BÖLGE OLARAK İKİYE AYIRDI”

Sayın Cumhurbaşkanımız olayların olduğu ilk andan itibaren insanlık cephesi kurulması, soykırımın durdurulması için her alanda güçlü bir diplomasi yürüttü. En son BM Genel Kurulu’nda güçlü bir konuşma yaptı. Şimdi gelinen noktada, sayın Cumhurbaşkanımızın tespitlerinin ne kadar doğru olduğu görülmektedir. Nitekim bunun ipucunu kim vermiştir? Netanyahu BM’de bir ifade kullandı. Şunu dedi, “Lanetli olan bölge ve kutsal olan bölge” diye ikiye ayırdı. İran, Irak, Suriye ve Yemen’in olduğu bölgeyi lanetli bölge olarak işaretledi. Buraya karşı her türlü insanlık dışı cürümü işleyecek hazırlıkları olduğunu, asıl lanetlenmesi gereken soykırım şebekesinin yapacağını ifade etmiş oldu.

Soykırım şebekesi, katiller sürüsü başından beri ne yapacağını söylüyor. Uluslararası aktörler bunu yumuşatmaya çalışıyor. İran’a saldıracağım diyor. ABD’den destek verileceği söyleniyor ama hemen altına ‘nükleer tesisleri vurma, doğru sonuç doğurmaz’ diyorlar. Lübnan’a saldırısını engelleyemiyorlar ‘Bu saldırıyı kara harekatına dönüştürme’ diye hafifletici cümleler kuruyorlar. Niçin ABD ve uluslararası sistemin güçlü odaklarından ‘soykırımı durdur’ cümlesi çıkmıyor.